Medyada linç, siyasi kurgu, delillerin yok edilmesi, devletin en üst kademelerinde belli siyasi güçlere bağımlılıklar, hatta hükümete karşı protestolar. Tüm bu konular, Zagorsko yakınlarında 6 aylık bir bebeğin hayatını kaybettiği korkunç kaza ile ilgili ilk mahkeme duruşmasının bir parçasıydı.
İhmal sonucu ölüme sebebiyet vermekle suçlanan iki sanık Lütvi Mestan ve ölen çocuğun babası Hüseyin Ahmed, ön dürüşma için mahkeme salonuna girdi.
Kırcali Bölge Mahkemesi heyeti, davayı iki saat 40 dakika sonra savcılığa iade etti. Ölen bebeğin annesi ve erkek kardeşinin adı duruşmada hazır bulunmamalarına rağmen özel davacı olarak geçiyor. Savcılık, küçük çocuğun özel bir temsilcisinin atanmasıyla ilgili usulsüzlükleri ortadan kaldırmak zorunda kalacak. Diğer ihlal ise ölen çocuğun anne ve babasının aynı hukuk firmasının hizmetlerini kullanmasıdır.
Lütvi Mestan’ın savunması, çok sayıda usul ihlali nedeniyle davanın düşürülmesini ve duruşma öncesi aşamaya geri döndürülmesini talep etti. Mestan’ın talebi hakkında konuşan mahkeme başkanı Georgi Miluşev, siyasetçinin avukatına duruşma salonundaki davranışının ne olması gerektiğini açıklamak için ara verdi. Yargıç Miluşev, „Böyle bir tutuma ikinci kez tahammül etmeyeceğim. Davalı olduğunuzdan ve söz konusu bir çocuğun ölümü olmasından dolayı sabır gösterdim. Bu duruşma ön duruşmadır ve burada hiçbir delil tartışılmayacak, suçlama yapılmayacak ve mahkeme başkanının sözü kesilmeyecek“ diye belirtti.
Lütvi Mestan, trajediyi 17 aydır yaşadığını ancak kazadan sorumlu olmadığını açıkladı. Savcılığı bilirkişi incelemeleri sırasında delilleri yok etmekle suçladı. Mestan, „Olay anında durma çizgisi yok. İlk ekspertiz onsuz yapıldı. İkinci incelemede durma çizgisi metrelerce ileriye doğru çekilerek yerleştirildi. Aynı zamanda, görünürlüğü artırmak için çalılar kesildi. Bunlar 108 çalı olup, bunlar olmadan görüş mesafesi 158 metre olarak bildirilmiştir. İddianamede, çarpışmadan sonra sağlam şekilde güçlendirilmiş iki sütuna sahip bir tabelanın yıkıldığı gerçeği dikkate alınmıyor – bu gerçek, diğer sanığın arabasının hızına ilişkin hesaplamalarda uzmanlar tarafından kullanılmadı. Aksi takdirde hız saatte en az 40 kilometre ile daha hızlı olur“ diye belirtti. Politikacıya göre, aleyhindeki iddianame gerçekleri manipüle etmenin ve delilleri yok etmenin bir sonucudur. Aylarca, „Savcılık tarafından başlatılan bir medya linçine“ maruz kaldığını söyledi. Mestan suçsuz olduğunu yineleyerek, „Bu mahkeme salonunda, ciddi bir trafik kazasının sanığı değil, kurbanı olarak bulunmalıyım” dedi.
Siyasetçinin avukatı, dava sırasında ek bilirkişiler konusunda ısrar edeceklerini, bunun kaza anındaki gerçek görünürlüğü ve diğer sürücünün hızını göstereceğini sözlerine ekledi.
Duruşma sonrasında Mestan, siyasi bir kurgunun kurbanı olduğunu açıkladı.
Bu kurguyu kimin “sipariş” etmiş olabileceği sorusuna Lütvi Mestan şu yanıtı verdi: “İki seçim kampanyasında iğrenç bir slogan olan „Bize mi yoksa bir katile mi oy vereceksin?“i kullanan parti tarafından” .
Mestan, “Savcılık, adil yargılanma hakkımı ihlal etti, beni suçlu olarak gösterdi ve hatta karalanmam için bir medya stratejisi oluşturdu. Tüm bunlarla doğrudan ilgisi olan Hak ve Özgürlükler Hareketi’dir. Ve bu siyasi güç ile savcılık arasında bağımlılıklar olup olmadığı sorusu, başkentteki protestolarda cevabını bulan bir sorudur.” diye belirtti.
Olayın geçen yıl 14 Nisan’da Zagorsko köyü kavşağında gerçekleştiğini hatırlatırız. Lütvi Mestan’ın aracı, Kırcali – Makas ana yolundaki trafiğe katılmaya çalışırken 4 kişilik bir ailenin arabası ile çarpıştı. Bir bebek olay yerinde yaşamını yitirdi.
Aylar boyunca olayla ilgili tek sanık Mestan’dı, savcılığa göre kendisi „Dur“ tabelasında durmadı. Diğer arabanın direksiyonuna bulunan çocuğun babası daha sonra sanık olarak iddianameye eklendi.
Olaybg.com